kavgasitiller
  Savate
 
SAVATE


TARİHÇE

18. yüzyıl ortalarına doğru Fransa'da, boksun ; güreş ve sokak dövüşü teknikleriyle birlikte gelişimi, kimilerine göre endrüsti döneminin beraberinde getirdiği, sosyal ve ekonomik değişimlerin bir sonucuydu. Fransa'da kullanılmakta olan ayak teknikleri, ingiliz boks tekniklerine karşı olarak çıktığını söyleyebiliriz. Buna sebep olarak da Kuzey Akdeniz'in sıcak ikliminin fransızların giyinme alışkanlıklarına etki etmesidir. Yani daha bol giyilen pantolonlar, tekmelerin daha rahat kullanımını sağlamıştı. Paris'te ve diğer bazı Fransa şehirlerinde, çeşitli dans stillerinden ve oyunlardan esinlenerek, sokak dövüşleri ortaya çıkmış oluyordu.

Görülüyor ki bu gelişmeler, Fransız İhtilalinin başlangıç dönemiyle aynı zaman dilimini paylaşmaktaydı. Chausson'u, ayak teknikleri üzerine kurulu bir jimnastik stili olarak geliştiren fransız ordusuydu.

Öte yandan, Paris'te tekme teknikleri La Savate olarak tanınmaya başlandı. Sanıldığının aksine, ingilizleri Chausson'la , fransızları da boksla tanıştıran Napolyon dönemi savaşları değildi. Bunun yanında, fransız savaş esirlerinin bazı ayrıcalıklar kazanmak için, ingiliz gardiyanlarla dövüşme hakkı vardı. Savaştan sonra ise Marseille ve Toulin civarında, Chausson ile birlikte boks görülmeye başlandı. Ancak ingilizlere karşı olan hoşnutsuzluk, boksun Fransa'da kabul görmesinin yirmi yıl daha gecikmesine neden olacaktı.

Tüm bunların yanında Chausson gelişmeye başlamıştı. Bir oyun olarak farklı kurallara sahipti. Ancak amaç, tekme ve el ayası ile yapılan vuruşların yaralanmalara sebep vermeden dokunmasıydı. El ayası, Chausson ve Savate sistemlerinin esas öğesi kabul edilir. En becerikli dövüşçüler, rakibe karşı avantajlı, stratejik çıkarımlarla sağlarlardı.

Paris'te La Savate, daha çok varoşlarda kullanılırdı. 1820'lerden sonra bu dövüş tekniği genç aristokratların ilgisini çekmeye başladı. Artık aristokratlar varoşlarda, müzik ve dansla birlikte yeni bir eğlence şekli bulmuşlardı. Şahsi meselelerini sokak dövüşleriyle çözmek, moda halini almıştı. Güreşten daha cazipti. O dönemlerde bir çok insanın kullandığı bastonlar, bu dövüş tekniğinde kullanılmaya başlandı. Böylece saldırılara karşı etkili bir teknik gelişmiş oluyordu. Bu döneme ait en ünlü eğitmenlerden birisi olan Michel Pissaux, Paris'in Belleville bölgesinde doğmuştu. Sokak dövüşlerini ele alıp, sistemize ederek "Savate Sanatı" olarak adlandırdı. Ayrıca öğrencilerini baston ve avuç içi teknikleriyle birlikte eğitti. Birçok önemli şahsiyetin ilgisini çekmeyi başardı. Bunların arasında Dükler, Kontlar,Lordlar ve hatta sanatçı Paul Gavarni gibi isimler de vardı. En bilinen öğrencilerinden olan Charles Lecour (1808-1894), 1832'de Mont marte'de bir Salle (okul) açtı. Atletik bir yapıya sahipti. Baston ve sopa metodlarında da uzmandı. Daha sonraları ingiliz boks tekniği ve fransız tekme stillerini birleştirerek " La Boxe Francaise " diye anılacak bir stil oluşturmuş oldu (1838). Savate'nin içine boks tekniklerinin girmesi, bazıları tarafından kabul görmemesine rağmen, çoğunluk tarafından kabul edildi.

C. Lecour'un kardeşi Hubert Lecour (1820-1871) tekme, yumruk ve yakalama metodlarında profesyonel bir tekniği yakalamıştı.

Halka açık gösteriler yaptılar. Bu gösteriler esnasında müziği kullandılar. Bu yapılanlar daha sonra ise jimnastik disiplininin alt dallarından birine dönüştü.

1850'lerin en karizmatik Savate dövüşçülerinden biri olan Louis Vigneron (1827-1871), doğduğu şehir olan Paris'te, 1848 yılında bir okul açtı. Orduya verdiği eğitimlerle ve güreşçi Arpin , boksör Dickson gibi, döneminin ünlü dövüşçülerini yenerek ün kazandı. Ölümü ise çok trajik olmuştur. Gösterilerinin bir parçası olan, hasmına bir topla ateş etmesi esnasında, barutun yanlış hesaplanması sonucu, arkadaşıyla birlikte inflak etmelerine neden olmuştu!

Askeri bir kolej olan " 1. Ecole De Joinville " kuruldu (1853). Eğitimlerinin bir bölümünde La Boxe Francaise ve sopa tekniklerini kullandılar. Daha sonraları orduda uzun yıllar eğitimlerde kullanılmaya devam etti. Fakat Chausson teknikleri yabancı lejyonu tarafından yirmi yıl kadar önce kullanılmaktaydı. Bu teknikler sonraki dönemlerde terel kültürel sanatlara dönüşerek, göçler, maceracılar ve ordu hareketleriyle Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarına yayıldı.

1800'lü yılların önemli Savate ustalarından biri de, Joseph Pierre Charlemont'tur (1830-1914). L. Vigneron tarafından eğitildi. Diğer dövüş stillerinden birçok dövüşçüyü yenerek ün kazandı. Vigneron ve Lecour'un tekniklerinin etkisi altında kalarak, daha çok savunma ve eğitime dayalı, kendi kişisel dövüş sistemini oluşturdu. Orduya geri dönerek, 1865'ten itibaren, beş yıl boyunca askere alımlarda, görev aldı.

J.P. Charlemont'un oğlu olan Charles Charlemont (1862-1942), küçük yaşta sporla tanışmıştı. Marsilya'ya yaptığı yolculukta, orada bulunan Chausson uygulayıcısı Ginoux'u yendiğinde otuz beş yaşındaydı. Bu zafer halkın ilgisini çekmişti. Fransızlar tarafından en büyük başarısı olarak görülen, boksör J. Driscoll'u yendiğinde ise, aradan sadece iki sene geçmişti. En büyük arzusu, " La Boxe Francaise "i spor statüsünde dünyaya kabul ettirmekti.

1924 Paris Olimpiyatları'nda bir gösteri sporu olarak yer almıştı. Burada gösterdiği başarı, 1927'de Londra'ya promosyon amaçlı bir turne hakkını da beraberinde getirmişti. Gösteriler, Southwark Boks Stadı'nda yapıldı. Takımın büyük ilgi toplamasına karşın, ingiliz boksörler kendi sporlarını üstün tutmak için; tekme atmanın, kadınlara göre olduğunu (!) savunarak, hakarete varan sözler sarf ettiler. Bu anlayış, ingiliz sporcuları arasında hızla yayılarak, bir erkek sporu olarak kabullenilmesini engelledi. Elbette söz konusu olan durumu, o dönemin şartları altında düşünmemiz uygun olur. Aslında, durumu daha da karmaşık hale getiren nedenlerden biri de, mafya ve sokak dövüşleriyle özdeşleştirilmesidir. İleriki yıllarda bu durum değişecekti.

1920'lerin sonlarına doğru, Amerika Birleşik Devletleri'nde , 2. Dünya Savaşı'nda donanmaya, F.B.I.'ya ve Adalet Bakanlığı'nda çalışan görevlilerin eğitimlerinde kullanılmaya başlanmıştı. Fransa'da ise Savunma güçlerinin tamamen bir parçası haline gelmişti.

2. Dünya Savaşı'ndan sonra, geleneksel dövüş sanatlarının yeterliliği, tartışma konusu haline gelmişti. Diğer dövüş sistemleri, sosyal ve ekonomik değişimlerden etkilenmeyerek, yollarına devam ettiler. Chausson, Güney fransa'da varlığını sürdürmeye devam etti. Ancak savaş sırasında, bazı zamanlarda kullanılmak zorunda kalınan silahsız tekniklerle, yeni bir başlangıca girmiş oldu. Fakat bu yeni oluşum, asla organize olamayarak, küçük pratik tekniklerle sınırlı kaldı.

Savaş sırasında bir çok eğitmen ölmüş, pek çoğu da ilgisini yitirmişti. Fakat anlaşılan o'dur ki; bu sanatın geniş halk kitlelerine yayılması için, spor kriterleri içine alınması gerekliydi. Bu bağlamda en başarılı olacak girişimi, Kont Pierre Baruzy (1897-1994) yapacaktı. Savate'yi yeniden organize edip, tanıtmakta başarılı oldu. C. Charlemont'un eğitmenliğinde, on üç yaşında ilk pratiklerini almaya başlamıştı. Sonunda, geçtiğimiz yüzyılın en başarılı ve üretken Savate uygulayıcılarından biri haline geldi. Üç siklette ünvanlar, on bir şampiyonluk ve son olarakta, 1924 Paris Olimpiyatları'nda iki şampiyonluk madalyası elde etmeyi başarmıştı.

"Francaise De Boxe - Et Disiplines Assimilies" federasyonunun kuruluşu, Pierre Baruzy'nin çabaları sayesinde olmuştur. Başkan ve Kurucu ünvanları ile onurlandırılmıştı. Ayrıca 1985 yılında kurulan "İnternational De Boxe Francaise Savate" federasyonunun onursal başkanlığına getirilmişti. Federasyonun kuruluş amacı ise, bu sporu uluslararası platformlarda tanıtmak idi. Zaman, fransızların bu çabalarını haklı çıkaracaktı...

GÜNÜMÜZDE SAVATE : 

Artık Savate, uluslararası bir spor olarak tanınmaktadır. Şu an, binlerce insan tarafından uygulanmaktadır. Avustralya'ya kadar yayılan bu spor, bazı ülkelerdekinden farklı olarak; çeşitli tekniklerden eğitimsel bir kolleksiyon ortaya çıkartarak, rahatlama ve kişisel savunmayı amaçlamaktadır. Bu sistem, Akdeniz Chausson'u ve Paris Savatesi'nin modern ve klasik tekniklerinden sentezlenerek oluşturulmuştur. 

EĞİTİM : 

Bir Savate uygulayıcısı, sistematik olarak vücut mekaniğinin etkili geçişlerini öğrenerek yetiştirilir. Karşılaşma esnasında, vuruş ve yakalama teknikleriyle beraber, ayak hareketleri ve mesafe önemli rol oynamaktadır. 

Teknikleri 6 gruba ayırabiliriz: Üçü tekme, üçü de el hareketleri. Tekmeler; eskrimsel, yakalama ile desteklenmiş tekmeler ve ilgili manevralar. El teknikleri ise; boks, dirsek ve avuç içi vuruşları ile donatılmıştır. Kavranması kolay tekniklere sahiptir. Önemli olan taktik ve fiziksel kondisyondur.

Çeşitli silahların kullanımı ise üç kategoride ele alınabilir: 

1. Çift elle kullanılanlar ( Sopa ve Sandalye gibi...) 
2. Tek elle kullanılanlar ( Baston veya çift baston ) 
3. Çelik esaslı silahlar ( Bıçak, çelik çubuklar v.b. ) 

Bundan sonraki eğitimler ise, geliştirme ve çeşitlendirmeyi kapsamaktadır.
Federasyonlar:
         
karatefederasyonu taekwondofederasyonu judofederasyonu kickboxfederasyonu wushufederasyonu
Türkiye Karate Federasyonu Türkiye Tae Kwon Do Federasyonu Türkiye Judo Federasyonu Türkiye Kick Boks Federasyonu Türkiye Wushu Federasyonu
         
muaythaifederasyonu        
Türkiye Muay Thai Federasyonu
 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol